Ah bu röportaj! Belki de en keyiflisi, en muhabbetlisiydi! Havalar tekrar bozmadan önceki, o güzel güneşli bahar günlerinden birinde Rosie’s Davetiye ile röportajımız için Osmanbey’deki ofislerine gidiyorum. İstanbul’un köklü mahallelerinden birinde, girince geniş bir hol ile sonrasında da dik merdivenleri olan çok nostaljik bir apartmanın ikinci katındayız. Kapıdan girer girmez bir ev hissi insanın içine oturuveriyor. Sıcacık ve sevimli Rosie’s Davetiye’deyiz.
Salondaki masaya yerleşiyoruz sevgili Estroti ailesiyle, kahveleri söylüyoruz. Ekibin eşinin de üstüne basarak belirttiği gibi en değerli parçası Rozi Hanım, senelerini matbaa işlerinde uzmanlaşarak geçirmiş sevgili eşi Yusuf Bey ve şirketin genç kuşak temsilcisi, aynı zamanda da oğulları Niso ile birlikte muhabbete başlıyoruz. Anlayacağınız burası bir aile şirketi ama aile yalnızca kan bağıyla da sınırlı değil. Bu ekipte çalışan herkes en azından 15 yıldır burada. Her öğlen birlikte sofraya oturuyorlar. İyi ya da kötü tüm deneyimleri de birlikte yaşıyorlar.
Bu ekiple çalışması da bir harika! Birlikte çalıştıkları herkesle mutlaka yüz yüze de görüşüyorlar. Tanışmanın ve birlikte bir çay içmenin hatırına değer veriyorlar. Detayları ince ince planlamanın, farklı kağıtların elinizde yaratacağı hissi deneyimlemenin ve final kararı böyle vermenin kıymetine her şeyden çok inanıyorlar. Onlar bu yüzyılda bulmakta zorlanacağınız bir ekip. Naif, detaycı ve bir o kadar da zevkliler.
Madem ki diyoruz bu işin detaylarını konuşacağız, malzemeleri de yakından görelim! Masaya farklı farklı malzeme örneklerini odanın dört bir yanından getirip yayıyoruz ve başlıyoruz muhabbete…
O zaman hadi biraz sizi tanıyalım!
Rozi: Ailem 500 seneden fazladır İstanbullu, ben de İstanbul doğumluyum. Çok küçük yaşta eşimle tanıştık. Ben 15 yaşımdaydım, o da 17 yaşındaydı. 40 küsur senedir de beraberiz ve Rosie’s Davetiye altında da beraber çalışıyoruz. Birbirimizi idare ediyoruz. (Gülüyoruz)
Yusuf: Ben de Çanakkaleliyim. 1650’li yıllara dayanan bir geçmişimiz var orada. 12 yaşımda da İstanbul’a geldim. O yıllarda İstanbul çok güzeldi…
Niso: Çanakkaleli bir babanin, Istanbullu bir annenin 1979 doğumlu oğluyum. Itu’de maden mühendisliği okuduktan sonra, her zaman ticaretle ilgilenmek istediğim için ailemle birlikte çalişmaya başladim. O gün bu gündür birlikte çalişiyoruz 🙂
Nasıl başladı davetiye hikayeniz?
Yusuf: Biz aslında tebrik kartları yaparak başladık bu işe. O yıllarda tebrik kartları çok satılırdı ve biz buradan İngiltere’ye ihracat yapardık. Senelerce matbaa işi yaptıktan sonra, yavaş yavaş tebrikler de azalmaya başlayınca ufak ufak davetiye işlerine girdik. Ancak tabi bir yandan matbaada diğer işler davam ediyordu. E davetiyeler için aileler geliyor, çoluk çocuk kalabalık… Ben yetişememeye başladım. Rozi gel beni kurtar dedim! O başladıktan sonra da işe bir kadın eli deyince, biraz daha da keyiflendi iş. Kocaman matbaanın içinde, küçücük bir iş olarak başladı bu davetiye yolculuğu. Şimdi 30 seneden fazladır da bu işi yapmaya devam ediyoruz.
Nasıl bir ekip var Rosie’s Davetiye’de?
Niso: İçeride bizim dışımızda üç kişilik bir ekip daha var. Grafiklerimizi yapan bir arkadaşımız var, annemle beraber onlar modelleri belirliyorlar. Biz o modelleri bir başka arkadaşımız vasıtasıyla üretimi yapacak olan iş ortaklarımıza iletiyoruz. Ancak tabi ki çıkacak malzemenin kalitesi çok önemli olduğu için davetiyeleri matbaalarda yalnız bırakmıyoruz. (Gülüyoruz) Bir başka arkadaşımız da sahada sürekli olarak kaliteyi kontrol ediyor. Zaten davetiye işi oldukça aşamalı bir iş ve sahadaki bu arkadaşımız sayesinde de sürecin doğru ilerlediğinden sürekli olarak emin oluyoruz.
Rozi: Zaten davetiyeyle ilgili her işi, işin uzmanıyla yapıyoruz. Ancak bu uzmanları da sürekli değiştirmiyoruz. Bizim yıllardır çalıştığımız insanlar bellidir. Onlarla birlikte mümkün olan en iyi ürünleri üretiyoruz. Artık o kadar zamandır bu işi yapıyoruz ki zamanında düğün davetiyelerini yaptığımız çiftler çocuklarının düğünleri için tekrar bize geliyorlar.
Peki, çiftimiz siparişi verdikten sonra süreç adım adım nasıl ilerliyor?
Niso: Buraya geldikten sonra ya hazır modellerden birini seçebiliyorlar ya da kafalarında bir konsept ile gelirlerse onlara özel bir tasarım yapıyoruz içeride. Zarftan davetiyenin detaylarına kadar her şeye birlikte karar veriyoruz.
Rozi: Modele ve kağıtlara burada birlikte karar verdikten sonra da aslında çiftin bir daha buraya gelmesine bile gerek olmuyor. Mail ortamında her şeyi halledebiliyoruz. En son teslim için gelmeleri yeterli oluyor.
Modeller oluşturulurken nasıl süreçlerden geçiyorsunuz?
Niso: Her seferinde başka bir yolculuk var aslında çünkü birlikte çalıştığımız her kişiyle bir öğrenme sürecine de giriyoruz. Özellikle de bizim işte farklı şeyleri kombinlemek çok mümkün. Mesela bir başka modelin kağıdını beğeniyor bir müşterimiz ve bizim o güne kadar aklımızdan bile geçmemiş oluyor bunu denemek.
Rozi: Hiç unutmam bir davetiye yapmıştık. O güne kadar benim için gri ve beyazın kombini gümüş varaktı. Seneler önce tatlı bir kız var, dedi ki yok biz buna altın varak kullanalım. İlk önce tabi düşünüyorum ne olur nasıl olur diye, içime sinmiyor. Sonra denedik ve o kadar güzel bir sonuç çıktı ki… İnanamadık. O günden beri bu ikisini karıştırmaktan büyük bir keyif alıyorum mesela.
Yusuf: Biz davetiyeyi seviyoruz bir kere. Davetiyenin simgelediklerini seviyoruz. İçinde müjdeli haberler var ve biz davetiyeyi bu güzel haberlerle ilk kucaklaşma anı olarak görüyoruz.
Davetiye dışında hangi ürünleri sizden alabiliyoruz?
Yusuf: Save the Date kartları var, teşekkür kartları, menüler, masa numarası kartları ve isim kartları var. Bazen nikah şekeri için küçük kutular gibi daha detaylı ve özel ürünler de üretiyoruz.
Peki düğünden ya da etkinlikten ne kadar zaman önce size gelmemiz lazım?
Yusuf: İdeal olanını söylersek dört ay önce seçenekleri araştırmaya başlayıp, etkinlikten 3 ay önce bize gelmiş olmaları lazım. Zaten çiftler eskisine göre çok daha planlı durumdalar.
Niso: Ancak Türkiye’deki şartlarda bu süre 2 aya kadar da inebilir. Hatta bazı acil durumlarda çok daha hızlı çalışmalar yaptığımız da oluyor. Tabi ki burada en önemli nokta, davetiyelerin dağılabilmesi için yeterli süreyi de bırakmak. Çünkü bizden bir sonraki basamak da bu. Dolayısıyla çiftler özellikle bu aşamada vakit kazanabilmek adına da bize biraz daha erken geliyorlar.
Çiftlerin davetiye siparişi verirken dikkat etmesi gereken en önemli şey nedir?
Niso: Davetiye adetini doğru belirlemek çok önemli. Genelde her davetliye bir davetiye gibi kaba bir hesap yapıp gelmiş oluyorlar. Halbuki çoğunlukla iki kişiye bir davetiye veriliyor.
Rozi: Evet genelde biz düğünü 400 kişilik anlaştık ve 450 basalım diyorlar. Oysa ki genelde bu rakam yaklaşık 250-300 davetiyenin basılacağı bir durum oluyor. İkinci bir konu da fiyatlandırmanın basım adediyle çok bağlantılı olması. Bazen basım adetini yanlış belirleyen bir çift önce 200, sonra yetmedi deyip bir 50 daha istiyor. İnanın ikinci parti en az birinci kadar masraflı oluyor ve o kadar çok oluyor ki bu inanamazsınız.
Sizi diğer firmalardan ayıran şey ne sizce?
Yusuf: Her şeyden önce çok güçlü bir deneyim var. Zevk, keyif, estetik arayışlar var. Güleryüz ve tabi Rozi var. (Gülüşüyoruz) Gerçekten Rozi’nin bu işteki hakkını mutlaka vermemiz gerekir çünkü gelen çiftlere hem bir anne gibi rehberlik ediyor hem de ihtiyaç duydukları konularda destek olabiliyor.
Niso: Bu tabi tamamen o çifte özel bir hizmet verebilmemizi sağlıyor.
Rozi: Bir de bahsetmeden geçemeyeceğim bir nokta daha var. Bize gelen kişilere yaptıracakları işin bütçesinden bağımsız bir şekilde biz hep eşit davranmaya özen gösteriyoruz. Dediğimiz gibi biz burada bir aileyiz ve bize davetiyelerini emanet edenleri de bu şekilde görüyoruz.
Yusuf: Sanırım en önemlisi de şu; biz mutlu bir iş yapıyoruz. Bunu yaptıran insanlar, sonunda bir mutluluk paylaşımına davet yaratıyorlar yani. Şimdi biz de bu mutluluğa hizmet ederken, zaten müthiş bir keyif duyuyoruz. Hele bir de sonrasında müşterimizden güzel sözler duyarsak, bizden mutlusu olmuyor.
Davetiyeyi mükemmel yapan şeyler nedir size göre?
Yusuf: Hemen söyleyeyim. İyi bir davetiye bir kere mutlaka dokulu kartondan olmalı, bir tuşesi olmalı. İkincisi iki kat yani biraz kalın olmalı. Üçüncüsü mutlaka fontlar metinle ve isimlerle uyuşmalı. Boyutlar asla küçük olmamalı, en azından orta boylarda olmalı veya şeklen yeni olmalı. Zarflar en az davetiyenin içi kadar düşünülmüş olmalı.
Rozi: Bir de bence çok sadelikten kaçmamalı. Her şey tadında olmalı. Her şey aynı anda küçük bir alana sıkıştırılmaya çalışılmamalı.